Tam hatırlamıyorum ama galiba dedem anlatmıştı: Radyo Türkiye'ye ilk geldiği zamanlar, insanlar inanamamış bu garip kutunun içinden ses nasıl çıkıyor diye. Kimileri içinde ufak insanlar var zannetmiş. Tabi ki günümüzde böyle zannedeler yoktur. Ama hal sesin nasıl çıktığını merak edenler vardır zannediyorum. Bu yüzden size bugün hoparlörlerden bahsedeceğim.

Hoparlörün nasıl çalıştığını anlamadan önce, sesin nasıl oluştuğuna bir bakalım.
SESİN OLUŞMASI
Çevremizdeki sesleri kulağımızla duyarız. Bir nesne titreştiği zaman ses dalgalarını oluşturur. Yani havanın da titreşmesi sonucu dalgalar oluşur. Bu ses dalgaları, hava vasıtasıyla nesneden uzağa doğru yayılır. Kulağımıza ulaşan ses dalgaları, kulak zarımızda titreşimlere neden olur. Beynimiz ise bu titreşimleri ses olarak algılamamıza neden olur.
Aslında kulağımızı bir mikrofona benzetebiliriz. Mikrofon gelen ses dalgalarını elektriksel sinyallere çevirir. Kulağımız ise beynimiz tarafından algılanan sinyallere dönüştürür. Mikrofonun oluşturduğu elektriksel sinyaller ise hoparlör tarafından sese çevrilir.
Kulağımızla duyduğumuz sesler farklı farklıdır. Bu farklılık ses dalgalarının frekansına ve genliğine bağlı olarak değişir.
Dalga frekansı: Yüksek dalga frekanslı bir ses havayı daha hızlı dalgalandırır. Böyle sesin perdesi yüksektir deriz ve tiz sesler olarak algılarız. Alçak dalga frekanslı sesin perdesi ise alçaktır ve bas sesler olarak algılarız.
Dalga genliği: Dalga genliği yüksek olan ses, daha gürültülü olan ses demektir. Mesela sesi kısıp açmakla dalganın genliğini değiştiririz.
Bütün bunlardan anlayacağınız gibi bir hoparlörün görevi bu ses dalgalarını oluşturmaktır. Peki bu nasıl oluyor biraz da ona bakalım.